login
Başarı Öyküleri
Ermeni diline olan sevgim geçmişin meşhur Ermeni yazarlarının sayesinde başladı 11/29/2019

“Ermeni folkloru, üç elmanın gökten düştüğünü söyler: biri hikayeyi anlatan kişiye, diğeri dinleyen kişiye ve diğeri ise hikayeyi “kalpten hisseden kişiye”. Ne yazık ki gök, hikayeyi yazanlara hiç elma vermiyor.” – Nancy Willard

 

ESÜ’nin çoğu öğrencisinden farklı olarak Ermeni kökenli değilim. Ermeni diline olan sevgim dilin kendisi, yani geçmişin meşhur Ermeni yazarlarının sayesinde başladı. Yazarların bu güzel ve eşsiz dildeki ustalığı dünyanın en iyi edebiyat eserlerinden bazılarıyla sonuçlanmıştır.

 

Ermeni edebiyatı ile tanışma hikayem, birkaç yıl önce bir Ermeni meslektaşımla arkadaş olmamla başladı. İkimiz de aynı üniversitede çalışıyorduk ve ikimizin de klasik edebiyatı sevdiğimizi keşfettik. Arkadaşımdan bazı Ermeni klasiklerini önermesini istediğimde, iyi İngilizce çevirileri aramaya başladı ve çok sınırlı sayıda kitap buldu. Bu keşiften sonra Raffi'nin bir romanını çevirmeye karar verdik. Arkadaşım Ermenice çevirisinin sorumluluğunu üstlendi, ben de İngilizcenin sorumluluğunu aldım.

 

İkimiz de bu işbirliğinden çok zevk aldık, böylece yeni nesil okuyucuları için İngilizce dilinde klasik Ermeni edebiyatını ingilizce dilinde okuyan yeni jenerasyona daha erişilebilir hale getirmeyi hedeflediğimiz Sophene Armeniaca'yı (Latince Ermenistan’dan anlamına geliyor) kurduk.

 

Her ne kadar bu içbirliği çerçevesinde Ermenicede akıcı olmam gerekmese de, çevirmekte olduğumuz eserlere saygı duyuyorum ve eserlerin dilini öğrenmek ve Ermeni edebiyat geleneğini daha iyi anlamak için motive oluyorum. Tercümenin önemine çok büyük bir inancım var, ancak mükemmel bir edebiyat eserini orijinal dilinde okuyabilmenin çok özel bir his olduğunu düşünüyorum. Yazarı anlamak için bir tercüman ne kadar usta olursa olsun, bir özel his var ki onu sadece yazarın kendi dilinde okuyarak elde edebilirsiniz.

 

Her iki Ermeni dil dalını da araştırdıktan sonra, çalışmalarım için Batı Ermenicesi kursuna yazılmaya karar verdim; çünkü Batı Ermenicesi geçtiğimiz 100 yıl boyunca en az değişikliğe uğramış olan (örneğin, klasik yazım kurallarını koruyarak) dal ve bu, 19. yüzyıl edebiyatını okurken çok yardımcı olacaktı. Bu karar sonucunda yaşadığım ülkede Batı Ermenicesi eğitimi almak için kaynak olmadığı için ESÜ’ne başvurdum. Bir yıl önce ESÜ’si ile Ermenice kurslarıma başladım ve bu deneyimi çok sevdim. Öğretmenim Ani Dekirmenchyan sayesinde dersler çok keyifli geçiyor. Her hafta skype konuşmalarımızı dört gözle bekliyorum. İnanılmaz derecede destekleyici ve öğrencilerine yardım etmek için elinden gelen herşeyi yapıyor. Onu bir arkadaşım olarak kabul ermeye başladım ve öğretmenim olduğu için kendimi çok şanslı hissediyorum.

 

ESÜ'nin kurslarında sunulan online öğrenme metinleri ve özellikle ders içinde olan diyaloglar çok yardımcı oluyor (elbette kitap okumayla beraber). Ermenice öğrenmenin, özellikle de dil veya Ermeni mirası ile ilgili önceden deneyimi olmayan biri için çok zorlayıcı olduğuna dair şüphe yok. Bununla birlikte, benim gibi dile aşık olduğunuzda, öğrenme sürecinden keyif duyabilir ve bunun yaşam boyu sürecek bir çaba olacağını kabul edebilirsiniz. Ek olarak, geçenlerde Batı Ermenisinin UNESCO tarafından tehlike altında olan bir dil olarak sınıflandırıldığını öğrendim; bu çalışmalarım için bana yeni motivasyon sağladı ve ESÜ’nin tam bir dil müfredatı sunmasından mutlu oldum.

 

Nihai hedefim, meşhur Ermeni yazarlarını kendi dillerinde okumak için çalışırken, çalışmalarıma ESÜ’si ile devam etmeyi dört gözle bekliyorum. Bu arada, klasik Ermeni edebiyatının yeniden canlanmasına katkıda bulunmayı amaçlayan bir proje üzerinde çalıştığım için gurur duyuyorum. Umarım bir gün, Ermeni klasik edebiyatı dünya edebiyat sahnesinde hak ettiği yeri kazanır.


 

Yazar: Kimberly McFarlane, Avustralya